
Çevre Sözlüğü
A
AÇIK ÇÖPLÜK [Open dumping area]: Düzensiz atık depolamanın yapıldığı alan.
AEROBİK ORGANİZMA [Aerobic organism]: Aerobik organizma ya da kısaca aerob terimi, oksijenli ortamlarda üreyen organizmalara verilen isimdir.
AEROBİK BİYOBOZUNMA [Aerobic biodegradation; aerobic decomposition]: Organik maddelerin aerobik büyüyen bakteriler tarafından aerobik koşullar altında biyolojik olarak parçalanarak daha küçük moleküllere dönüştürülmesi.
Eşanlam: oksijenli ortamda biyobozunma; oksijenli ortamda parçalanma.
AĞAÇLANDIRMA [Afforestation]: Yangın, zararlı biyolojik etkiler, kuraklık gibi doğal etmenler ya da yanlış uygulamalar sebebiyle insan eliyle bozulan veya ağaçsız boş alanlarda gerçekleştirilen orman oluşturma faaliyeti.
AĞIR METAL [Heavy metal]: Endüstriyel atıklar, madencilik, tarımda gübre kullanımı gibi faaliyetler sonucunda yüksek derişimlere eriştiklerinde çevreyi kirleten ve canlılar için zehirli nitelik taşıyan kurşun, kadmiyum, cıva, çinko gibi atom ağırlığı göreli olarak yüksek olan metaller.
AKTİF YEŞİL ALAN [Active green area]: Toplumun yararlanması için ayrılan kentsel ve bölgesel parklar (dinlenme alanları), çocuk bahçeleri, oyun alanları (semt spor sahaları), mesire alanları (piknik ve eğlence alanları), özel işlevlere ayrılmış yeşil alanlar gibi alanlar.
AEROBİK ORGANİZMA [Anaerobic organism]: Gelişim için oksijene ihtiyaç duymayan organizmadır.
ANAEROBİK BAKTERİ [Anaerobic bacteria]: Organik maddelerin anaerobik şartlarda ayrışmasını sağlayan ve bu sırada oluşan çok adımlı biyokimyasal tepkimelerden meydana gelen biyolojik bir süreçte rol alan mikroorganizma topluluğu.
ANAEROBİK BİYOBOZUNMA [Anaerobic biodegradation; anaerobic decomposition]: Organik maddelerin anaerobik büyüyen bakteriler tarafından serbest oksijenin bulunmadığı koşullar altında biyolojik olarak parçalanarak daha küçük moleküllere dönüştürülmesi.
Eşanlam: oksijensiz bozunma; oksijensiz ortamda ayrışma; anaerobik ayrışma.
ANAEROBİK BÜYÜME [Anaerobic growth]: Mikroorganizmaların oksijensiz ya da oksijen derişimi düşük ortamda büyümesi.
Eşanlam: oksijensiz ortamda büyüme.
ANAEROBİK ÇÜRÜME (Alm. anaerobe Gärung; Fr. biométhanisation, f; İng. anaerobic digestion) çevr. Biyobozunabilir maddelerin anaerobik ortamda mikroorganizmalar tarafından parçalanması.
Eşanlam: havasız çürüme.
ANTROPOJEN EKOSİSTEM [Antropogenic ecosystem]: İnsan etkisiyle tamamen değiştirilmiş doğa koşullarının varolduğu, kent ekosistemleri örneğinde olduğu gibi insanlar tarafından oluşturulmuş yapay ekosistemler.
ARITMA TESİSİ [Waste treatment plant]: Atık suların temizlendiği yer.
ASİT YAĞIŞI [Acid precipitation]: Atmosferdeki asidik maddelerin; yağmur, kar, dolu gibi yağışlar ile birlikte veya kuru taneciklerle yeryüzüne inmesi.
ATIK [Waste]: Her türlü üretim ve tüketim faaliyetleri sonunda, fiziksel, kimyasal ve bakteriyolojik özellikleriyle karıştıkları alıcı ortamın doğal bileşim ve özelliklerinin değişmesine yol açarak dolaylı veya doğrudan zararlara yol açabilen ve ortamın kullanım potansiyelini etkileyen katı, sıvı veya gaz halindeki maddeler veya materyaller.
ATIK ALANI [Waste storage area]: Tehlikeli nitelikteki katı atıkların yakılarak bertaraf edilmesi, işlenerek ıslahı veya gömülerek depolanması için düzenlenmiş yer.
Eşanlam: deponi sahası; atık bertaraf sahası.
ATIK ARITIMI [Waste treatment]: Katı, sıvı, hava ya da radyoaktif atıkların, çevreye en az zarar verecek şekilde işlenmesi.
ATIK BALYALAMA [Waste baling]: Katı atıkların sıkıştırılarak yüksek yoğunlukta bloklar haline getirilme işlemi.
ATIK BİYOKÜTLE [Waste biomass]: Enerji elde edilebilecek katı, sıvı veya gaz biyolojik atık maddeler.
ATIK GAZ [Flue gas]: Doğalgaz, yağyakıt, benzin, kömür, petrol, mazot gibi yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan, sülfür oksit, nitrojen oksit ve karbondioksit gibi kirleticiler içeren gaz. Eşanlam: yanma gazı.
ATIK GERİDÖNÜŞÜMÜ [Waste recycling]: Hava, su, toprak üzerindeki kirlilik yükünün azaltılması ve daha az özkaynak kullanılması amacıyla atık durumundaki geri kazanılabilir maddenin yararlı ürüne dönüştürülmesi süreci. 2. Katı atıkların doğrudan deponi sahasına gitmesi yerine, türlerine göre ayırarak toplama, yeniden işleme veya üretme ve yeniden kullanım süreçlerini içeren katı atık yönetim yaklaşımı.
ATIK GERİ KAZANIMI [Reclamation of waste materials; refuse reclamation; waste reclamation]: Katı atıkların, kompostlandıktan sonra toprak katkı maddesi olarak kullanılması; metal, cam ve kâğıt atıklarının işlenerek hammadde haline getirilip tekrar ürün elde edilmesi gibi süreçlerle yararlı ürünlere dönüştürülmesi.
ATIK GİDERME [Waste disposal]: Toplanan atıkları çevreye olan zararlı etkilerini ortadan kaldırmak amacıyla izin verilmiş belirli alanlara dökme, derin kuyulara boşaltma, düzenli depolara aktarma veya atık yakma ünitelerinde yakma gibi yöntemlerin uygulanması.
Eşanlam: atık bertarafı.
ATIK İŞLEME [Waste processing]: Oluşan atıkların çeşitli kimyasal, fiziksel ve/veya biyolojik, işlemlere tabi tutularak yeniden kullanılır ya da çevreye zararı en aza indirilip uzaklaştırılabilir hale getirilmesi.
ATIK KAYNAKLI YAKIT [Waste-derived fuel]: Değersiz kabul edilen maddelerden elde edilen yakıtlar (örneğin, tarımsal atıktan metan gazı, plastik hurda ve organik çöplerden katı yakıt) elde edilen yakıtlar.
ATIK NİTELENDİRME [Waste characterization]: Atıkların fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin belirlenmesi.
ATIK SIKIŞTIRMA [Waste compaction]: Yığın halindeki katı atığı ezerek veya sıkıştırarak küçültme.
ATIKSU [Wastewater]: Evsel ve endüstriyel faaliyetler sonucu oluşan, organik ve inorganik maddeler ile patojen ve çeşitli kirleticiler içeren sular.
ATIKSU ARITIMI [Wastewater treatment]: Evlerden ve endüstriyel kuruluşlarından gelen atıksuların fiziksel, kimyasal ve biyolojik süreçler kullanılarak kirleticilerden arındırılması, çevreye zararsız hale getirilmesi.
ATIKSU ARITMA LAGÜNÜ [Wastewater treatment lagoon]: Atıksuların biyolojik arıtımında kullanılan, genellikle sığ ve çok geniş yüzey alanına sahip, havuz içerisindeki oksijenlendirme seviyelerine bağlı olarak aerobik, istemli aerobik veya anaerobik olabilen toprak havuz.
ATIKSU ARITMA TESİSİ [Sewage treatment facility; sewage treatment plant; wastewater purification plant; wastewater treatment plant; wastewater treatment system]: Evsel, endüstriyel ve kentsel atıksuların içindeki kirleticilerin fiziksel, kimyasal, biyolojik ve ileri arıtma yöntemleri ile giderildiği altyapı tesisi.
ATIKSU BOŞALTMA NOKTASI [Outfall]: İşlem görmüş ya da görmemiş atıksuyu ya da diğer sıvı atıkları taşıyıcı boru hattı ya da kanal ile alıcı ortama verildiği nokta.
ATIKSULARIN YENİDEN KULLANIMI [Wastewater reuse]: Atıksuların, içme suyu dışında, endüstriyel, tarımsal, sulama veya rekreasyon gibi amaçlara uygun arıtılarak tekrar kullanımı, atıksuların geri kullanımı.
ATIK TÜREVİ YAKIT [Waste derived fuel]: Tarımsal atıklardan metan, hurda kauçuktan yağ, organik atıklardan katı yakıt üretme örneklerinde olduğu gibi atık maddelerden elde edilen yakıtlar.
ATIK YAKMA [Waste burning]: Yanabilen atıkların, denetimli biçimde tam yanmasını sağlayarak zararsız bir kalıntı durumuna getirilmesi işlemi.
ATIK YAKMA FIRINI [Incinerator]: Organik içerikli atıkların kontrollü biçimde yakılarak zararsızlaştırıldığı, atığın türüne göre farklı tasarımlara sahip donatım.
Eşanlam: insineratör.
ATIK YÖNETİMİ [Waste management]: Katı, sıvı ve gaz atıkların insan sağlığına, çevre görünümüne, kamu kullanımına en az zarar verecek biçimde toplanması, taşınması, işlenmesi, geri kazanılması ya da düzenli depolanması amacıyla yapılan işlerin tümü.
AYRIŞMA [Decomposition]: Bir maddenin, ölü bir bitki veya ölü bir hayvanın doğal şekilde parçalanması. Örneğin, plastik şişelerin doğada ayrışması 800 yıl sürer.
AZALT, YENİDEN KULLAN, GERİ DÖNÜŞTÜR KURALI [ 3R: Reduce, reuse, recycle]: Dünyada 3R kuralı olarak bilinen bu sürdürebilirlik sloganı, çevre temizliği için bizlerin yapabileceği şeylere işaret ediyor. Ekolojik ayak izimizi mümkün olduğunca azaltmak, aşırı tüketimden kaçınmak ve sıfır atıklı bir yaşam için hayatımızın her noktasında geri dönüşüme şans tanımak en etkili çevre temizliği sayılıyor. Tek kullanımlık plastik malzemelerden kaçınıp daha çevre dostu ürünlere yönelmekle, günlük rutinlerimizde kimyasal içeren ürünlerden (bazı temizlik malzemeleri, deodorantlar vs.) uzak durmakla bile doğa için ‘nefes alacak’ alanı yaratabiliyoruz.
B
BAHÇE ATIKLARI/BAHÇE ÇÖPÜ [Yard waste]: Yerleşim veya iş alanı çevresinde oluşan çim, yaprak, bahçe düzenleme çöpleri gibi katı atıklar.
BAHÇE KOMPOSTLAMASI [Garden/Backyard composting]: Evsel katı atıkların içindeki organik mutfak artıkları, bahçe çöpleri ve çim kırpıntılarının toplanarak özel bir kapta çürütülüp toprak iyileştiricisine dönüşmesini sağlama.
BESİN ZİNCİRİ [Food chain]: Doğadaki bazı canlılar diğer canlıları besin olarak kullanır. Aynı zamanda o canlılar da başka canlılar tarafından besin olarak değerlendirilir. Canlıların birbirlerini tüketmeleri üzerinden oluşmuş olan zincir ise besin zinciri olarak bilinmektedir. Bu sistemde bir üretici canlı vardır (bitki örneğin) sonrasında da birinci, ikinci, üçüncü tüketiciler gelir. Örnek vermek gerekirse bitki(üretici), böcek (birinci tüketici: bitkiyi yer); fare (ikinci tüketici, böceği yer); yılan (üçüncü tüketici, fareyi yer); kartal (dördüncü tüketici (yılanı yer).
BİYOÇEŞİTLİLİK [Biodiversity]: Bir bölgede yaşayan canlıların çeşit ve sayıca zenginliğine biyoçeşitlilik denir. Bunlar memeli hayvan türleri, kuş türleri, deniz canlıları, bitkiler, mantaralar, mikroskopik canlılar gibi organizmalardır. Her ülkenin ve her bölgenin biyoçeşitliliği farklıdır. Biyoçeşitliliği etkileyen faktörlerin başında iklim, doğal afetler, coğrafi konum, toprağın yapısı ve insanların kaynakları kullanma şekli gelir. Biyoçeşitlilik, doğal düzenin devamı açısından hem insanlar hem de diğer tüm canlılar için çok önemlidir.
BİYOKÜTLE ENERJİSİ [Biomass energy]: Kaynağı tarım ve orman ürünleri, bitkisel atıklar, deniz bitkileri, endüstriyel ve evsel atıklar olan biyokütle, ekonomik ihtiyaçlara cevap verebilen, çevreyi tahrip etmeyen yenilenebilir bir enerji kaynağıdır. Örnekler: odun, bitkiler, yağlı tohumlar, patates, buğday, mısır gibi karbohidratlar, keten, kenevir gibi elyaf bitkileri, hayvansal atıklar, şehirsel ve endüstriyel atıklar. Biyokütle enerjisini depolanabilir olması, diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına görebir avantaj sağlar.
BİYOGAZ [Biogas/ Biological gas]: Evsel, kentsel ve tarımsal organik atıklar, biyolojik arıtma çamurları veya biyokütlenin anaerobik ortamda biyolojik olarak parçalanması ile elde edilen, temel bileşenleri metan ve karbondioksit gazları olan ve metan içeriğinin yüksek olması nedeniyle yakıt olarak kullanılabilen gaz karışımı.
BİYOLOJİK ATIKSU ARITIMI [Biological wastewater treatment]: Fiziksel ve kimyasal arıtma işlemlerinden geçen atıksuda kalan çözünmüş ve koloidal haldeki kirleticilerin, mikroorganizmalar aracılığıyla askıda ve/veya bağlı büyüme süreçlerinde, aerobik veya anaerobik koşullarda bozunarak çevreye zararsız hale getirilmesi veya doğada kabul edilebilir formlara dönüştürülmesi.
Eşanlam: biyolojik arıtma.
BİYOLOJİK DENGE [Biological equilibrium]: Ekolojik koşullar değişmediği sürece, bir canlı topluluğunda genetik yapı, tür ve ekolojik faktörler gibi biyoçeşitlilikteki değişimlerin, bireylerin doğal yaşam davranışları ve süreçleriyle telafi edilmesi ve böylece topluluk içindeki yaşam dengesinin korunması.
BİYOLOJİK GİDERME [Biological elimination/bioelimination]: Sudaki ya da topraktaki kirleticilerin mikroorganizmalar yardımıyla biyolojik süreçler ve fiziko-kimyasal tepkimelerle arıtılması.
Eşanlam: biyolojik eliminasyon.
BİYOLOJİK KİRLETİCİ [Biological contaminant]: Bakteriler, virüsler, mantarlar ve hayvan veya kuş antijenleri gibi solunduğunda, yutulduğunda veya başka bir şekilde vücuda alındığında zararlı etkilere neden olabilen canlı organizmalar veya canlı organizma türevleri.
Ç
ÇEVRE [Environment]: İnsanın tüm sosyal, biyolojik, fiziksel ve kimyasal işlevlerini sürdürdüğü ortam veya insan ve diğer canlıların etkileşim içinde bulundukları doğal ve yapay sistemlerin tümü.
ÇEVRE BİLİMİ [Environmental science]: Fiziksel, kimyasal ve biyolojik çevrenin birbiriyle etkileşimini, insan çalışmaları ve hareketleri sonucunda oluşan çevre kirliliğini, yerel ve küresel açıdan biyoçeşitlilik ve sürdürülebilirlik üzerinde var olan etkileri inceleyen disiplinlerarası alan.
ÇEVRE BOZULMASI [Environmental degradation]: Su, hava, toprak gibi kaynakların kirlenmesi, kimi hayvan ve bitki türlerinin yok olması sonucunda doğal çevrenin istenmeyen ve tehlikeli biçimde değişmesi.
ÇEVRE DOSTU [Environment-friendly ]: Ürünlerde normal olarak bulunan zararlı öğelerden bazılarını tasfiye etmek amacıyla tasarlanmış ya da değiştirilmiş ürünleri ifade etmek için kullanılan terim. Bu ürünlere örnek olarak, geri dönüştürülmüş defterler, çevre dostu mobilyalar vs. gösterilebilir.
ÇEVRE SAĞLIĞI [Environmental health]: İnsanın bedensel, ruhsal ve sosyal yönden iyilik durumuna ve huzuruna etki yapan veya yapması mümkün olan çevre faktörlerinin kontrol altına alınması durumu.
ÇEVRE KİRLENMESİ [Environmental pollution]: Çevrenin, fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkenlerle doğal durumunda oluşan bozulmalar ya da bireyler veya organizmaların karşılıklı ilişkilerindeki veya ortamla olan ilişkilerindeki doğal dengenin bozulması.
ÇEVRE SORUNLARI [Environmental issues]: Çevre sorunları, insan faaliyetlerinin çevre üzerindeki zararlı etkileridir. Bunlar arasında çevre kirlenmesi, aşırı nüfus, tehlikeli atıklar, küresel ısınma, sera etkisi, ozon tabakasının incelmesi, çölleşme sayılabilir.
ÇEVRECİ BAKIŞ [Environmental approach]: Herhangi bir sorunu, projeyi ya da olayı çevresel etkileri de göz önüne alarak irdeleyen yaklaşım.
ÇEVRECİ İŞLETMECİLİK [Ecological management/ Green management]: Faaliyetlerinde çevreye verilen zararı en aza indirmeyi veya tamamen ortadan kaldırmayı amaç edinen, bu amaca uygun olarak gerektiğinde ürünlerinin tasarımını, paketlemesini ve üretim süreçlerini değiştiren, çevrenin korunması felsefesini işletme kültürüne yerleştiren anlayış.
Eşanlam: ekolojik işletmecilik; çevreye duyarlı işletmecilik.
ÇEVRESEL AFET [Environmental disaster]: Canlıların, özelde insanların yaşadığı ortamlara kontrolsüz atık boşaltma, nükleer sızıntı gibi teknoloji kaynaklı, insan faaliyetleri veya doğa kaynaklı afetler sonucu oluşan çevreye etkisi ve ölçeği büyük olan zarar verici olaylar. Eşanlam: çevre felaketi.
ÇEVRESEL AYAKİZİ [Environmental/ecological footprint]: Bir işletmenin, bir insanın ya da bir ürünün yaşamı boyunca çevrede neden olduğu etkilerin tümü.
ÇEVRESEL HASAR [Ecological/Environmental damage]: Doğal çevrede ortaya çıkan hava, su, toprak kirliliği ile doğal yaşam ve biyoçeşitlilikle ilgili olumsuz etkiler. Eşanlam: ekolojik hasar.
ÇÖLLEŞME [Desertification]: Aşırı otlatma, ormansızlaştırma, yanlış tarım ve sulama uygulamaları ya da iklim değişikliği gibi nedenlerle kurak bölgelerde toprağın susuzlaşması ve çöl haline gelme süreci.
ÇÖP veya ÇÖPLÜK GAZI [Landfill gas]: Organik atıkların ayrışması sırasında ortaya çıkan karbondioksit, metan ve diğer bileşikleri ifade eder.
ÇÖP SIKIŞTIRICI [Trash/Waste compactor]: Atık malzemelerin ve biyoatıkların hacimlerinin küçültülerek gömülmesi ya da uzaklaştırılması amacıyla gerek evlerde gerekse endüstriyel ve belediye tesislerinde kullanılan makine.
ÇÖPTEN ENERJİ [Energy from waste]: Atıkların yakılarak elektrik ve/veya ısı enerjisi ve etanol, metanol, sentetik yakıtlar gibi enerji yakıtları üretimi.
Eşanlam: atıktan enerji.
ÇÜRÜME [Decay] : Organik maddelerde fungus ve bakterilerin yol açtığı biyolojik tepkimeler sonucu monomer veya basit moleküler yapılara dönüştürülmesi, ufalanıp bozulmaları.
ÇÜRÜMEYEN ATIK [Nonputrescible waste]: Deponi sahalarında biriktirilecek ya da ayrıştırılacak maddelerden, biyolojik olarak ayrışmayan ve bozunmaya bağlı koku oluşturmayan madde.
D
DENİZ EKOSİSTEMİ [Marine ecosystem]: Yüksek miktarda çözünmüş tuz ve mineral maddeler içeren deniz sularında yaşayan; algler, bitkiler ve çeşitli balık türlerinden oluşan canlı topluluğunun tümüne verilen ad.
DENİZ KİRLİLİĞİ [Marine pollution]: Denizlere karadan ve deniz araçlarındanatılan katı ve sıvı atıklar veya deniz kazaları sonucu yayılan petrol ve benzeri maddelerle denizin kirlenmesi.
DEPONİ ALANLARI: Her türlü atığa göre rastgele (düzensiz) ya da planlı (düzenli) tasarlanmış olan özel atık uzaklaştırma veya değerlendirme yerleridir veya tesisleridir.
DOĞA TEMELLİ ÇÖZÜMLER [Nature-based solutions]: Ekosistemleri iyileştirmek, biyolojik çeşitliliği korumak ve sürdürülebilir geçim kaynaklarını mümkün kılmak için doğal sistemleri ve süreçleri kullanarak iklim değişikliğine uyumu ve sera gazı emisyonu azaltımını destekleyen yaklaşımlar. Örnek olarak, yeşil çatılar, kentsel parklar-bahçeler, sulak alanların, savanların ve diğer ekosistemlerin iyileştirilmesi, mangrov ormanlarının korunması, onarıcı tarım uygulamalarına geçiş sayılabilir.
DOĞAL AFET [Natural disaster]: Canlı ve cansız çevreye büyük zarar veren, önemli ölçüde can ve mal kayıplarına neden olan, ekonomik ve sosyal kayıplar oluşturan tamamen veya ağırlıklı olarak doğal olaylar sonucunda meydana gelen afetlere denir. Deprem, sel ve taşkınlar, hortum ve kasırga gibi şiddetli rüzgarlar, volkanik hareketler, tsunami, şiddetli kuraklıklar doğal afetlerdir.
DOĞAL ARITIM [Natural purification; self-purification]: Bir ekosistemdeki katı, sıvı ya da gaz biçiminde kirletici niteliği taşıyan atıkların insan müdahalesi olmaksızın ekosistemde doğal tepkime hızlarında gerçekleşen fiziksel, kimyasal ve biyolojik süreçlerle azalması ya da giderilmesi.
Eşanlam: özarıtım.
DOĞAL ARITMA KAPASİTESİ [Self purifying capacity) Yüzey ya da yeraltı sularında oluşan kirliliğin, insan müdahalesi olmadan suda kendiliğinden meydana gelen fiziksel, kimyasal ve biyolojik tepkimelerle, sucul yaşam ve insanlar üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi kalmayacak şekilde doğal bir süreç içinde azalması ya da giderilmesi.
Eşanlam: özarıtım kapasitesi.
DOĞAL ÇEVRE [Natural environment]: İnsan eli değmemiş her şey olarak düşünülebilir. Denizler, ormanlar, yaylalar, hava, toprak, su doğal çevrenin bir parçasıdır.
DOĞAL KAYNAKLAR [Natural resources]: Oluşumunda insanların etkisinin olmadığı ve doğal ortam içerisindeki belirli şartlara bağlı olarak oluşan doğal zenginliklerdir. Hava, su, toprak, bitki örtüsü, hayvanlar, mineraller, petrol, doğal gaz dünyanın doğal kaynaklarını oluşturur.
DOĞAL KAYNAK YÖNETİMİ [Natural resource management]: Arazi, su, toprak, bitki ve hayvan gibi doğal kaynakların (varlıkların), hem bugünkü hem de gelecekteki nesillerin yaşam kaliteleri üzerindeki etkilerinin dikkate alınarak planlanan yönetim biçimi.
DÜZENLİ ATIK DEPOLAMA [Controlled landfilling; secure landfilling]: Çevresel kirlenmenin azaltılması, yüzey sularının ve yeraltı sularının korunması için katı atıkların çevreye zarar vermeyecek şekilde sızdırmaz bir zemine sahip özel bir alanda toprak katmanları arasında depolanması prensibine dayalı ve çevre mühendisliğinde sıklıkla kullanılan bir katı atık yöntemi.
Eşanlam: sıhhi atık depolama.
DÜZENSİZ ATIK DEPOLAMA [open dumping]: İnşaat, sanayi, tarım atıkları, ev çöpü gibi her türlü atığın, çevreyle ilgili önlem alınmadan su, toprak, hava kirliliğine yol açacak biçimde hastalık taşıyıcı hayvanların ve böceklerin temasına açık, kendi kendine yanmaya eğilimli bir şekilde araziye terk edilmesi.
Eşanlam: vahşi depolama; açığa çöp dökme.
E
EKOLOJİ [Ecology]: Organizmaların birbirleriyle ve çevreleriyle olan iliskileri inceleyen bilim dalı. Ekoloji biliminin farklı alanları vardır. Örneğin bitki ekolojisi araştırmalarında canlıların (arılar ve kelebeklerin) bitkilerin üremesindeki rolleri incelenir. Arılar ve kelebekler çiçeklerden polen toplar ve bunu başka bitkilere taşırlar. Hem kendileri beslenir hem de diğer bitkilerin çoğalmasına yardımcı olurlar.
EKOSİSTEM [Ecosystem]: Tüm canlıların (bitkiler,hayvanlar ve organizmalar), onların birbirleriyle ve cansız ortamlarla (hava, yeryüzü, güneş, toprak, iklim, atmosfer) etkileşime girerek kendine has düzenlerini oluşturmaları. Küçük bir göl veya bir orman birer ekosistemdir. Her ekosistem kendine özgü benzersiz karakterler taşır. Bir şehir diğer bir şehre benzemeyeceği gibi, bir orman da başka bir ormana benzemez.
EKOLOJİK DENGE [Ecological equilibrium]: İnsan ve diğer canlıların varlık ve gelişmelerini sürdürebilmek için gerekli olan şartların tümü.
EKOLOJİK BİNA [Ecological building; green building]: Yapıma başlanmasından yıkımına kadar geçen süre boyunca çevreye duyarlı, mümkün olduğunca az doğal kaynak tüketimine ve az atık üretimine göre tasarlanmış yapılar.
Eşanlam: yeşil bina.
EKO ETIKETLENDİRME [Eco-labeling; green labeling]: Benzeri diğer ürün veya süreçlere göre çevreyi daha az olumsuz etkilediği saptanan ürünler için verilen sertifika.
EKOLOJİK TARIM [Eco-agriculture; bio-farming; organic farming]: Sentetik kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübrelerin kullanımından kaçınan, organik gübreleme, münavebe, toprağın korunması, bitkinin direncini artırma, bitki korumada doğal düşmanlardan faydalanmayı ön plana alan, kapalı bir sistemde yer alan bütün bu önlemlerle tarımda hem miktar artışının hem ürün kalitesini yükseltmeyi amaçlayan üretim yöntemi.
Eşanlam: organik tarım.
EKOLOJİK TURİZM [Ecotourism]: Kültürel kaynakları ve doğayı korumayı ön planda tutan, yerel halka sosyal ve ekonomik fayda sağlayan, doğal çevre hakkında daha çok bilgi edinme ve doğayla barışık yaşama hedefli seyahat.
Eşanlam: ekoturizm.
EKOSİSTEMİN ONARIMI [Ecosystem restoration]: Kirliliği azaltma, toprak ve su kaynaklarının planlı ve bilinçli kullanımı, ormanların tahribatını engelleme, aşırı otlatmadan kaçınılması gibi önlemlerle ekosistemin orijinal yapısına, doğal tür çeşitliliğine kavuşturulması. Eşanlam: ekosistem restorasyonu.
EKOSİSTEMİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ [Ecosystem sustainability]: Belli bir zaman içerisinde ekosistemdeki çeşitlilik, üretim, kendini yenileyebilme, sağlık, tahribat veya hastalığa dayanıklılık, kaynak kullanımı, üretim gibi önemli niteliklerin ve bunların ahenkli ilişkilerinin varlığı ve devamlılığı.
EROZYONLA MÜCADELE [Erosion control]: Teraslar, sekiler gibi erozyon kontrol yapıları kurma, şeritsel tarım, eğime paralel sürüm gibi tarım uygulamaları, araziyi ağaçlandırma gibi yöntemlerle arazi yüzeyindeki erozyonu azaltma ve önleme çabaları.
ELEKTRONİK ATIK [E-atık]: Kullanım ömrünün sonuna yaklaşan elektronik ürünler. Bilgisayarlar, televizyonlar, VCR'ler, stereolar, fotokopi makineleri ve faks makineleri yaygın elektronik ürünlerdir. Bu ürünlerin çoğu yeniden kullanılabilir, yenilenebilir veya geri dönüştürülebilir.
ENDÜSTRİYEL ATIK SU [Industrial wastewater; industrial sewage]: Endüstrilerde hammaddeden ürüne ulaşıncaya kadar üretim sürecinde oluşan atıksu. Eşanlam: sanayi atık suyu.
EVSEL ATIKLAR [Household waste; domestic waste; domestic refuse]: Konutlardan, hastaneler, bakım evleri, park, bahçe ve piknik alanlarında oluşan tehlikeli ve zararlı atık sınıfına girmeyen katı atıklar.
F
FAUNA [Fauna]: Herhangi bir zaman diliminde ya da bölgede bulunan hayvanlar âlemi.
FLORA [Flora]: Belirli bir bölgede yetişen bitki türlerinin tümü.
FOSİL YAKIT [Fossil fuel]: Kömür, petrol veya doğal gaz fosil yakıtlardır. Ölen canlı organizmaların oksijensiz ortamda milyonlarca yıl boyunca çözülmesi ile oluşur. Oluşması için gereken uzun süreç sebebiyle yenilenemeyen bir kaynaktır.
FOSEPTİK ÇUKURU [Septic tank]: Kanalizasyon sisteminin olmadığı yerlerde evsel atıksuların kontrol altında tutulması için çöktürme, bozunma ve oluşan çamurun depolanmasının bir arada kendiliğinden gerçekleştiği, yer altında sızdırmalı veya sızdırmasız olarak yapılan tek ya da çift bölmeli tanktan oluşan altyapı bileşeni.
Eşanlam: septik tank; çürütme çukuru; lağım çukuru.
H
HABİTAT [Habitat] : Bir türün yaşamını en iyi şekilde sürdürebileceği doğal yaşam alanıdır.
HABİTAT BOZULMASI [Habitat degradation]: Habitat niteliğinde kuraklık, aşırı sıcak veya soğuk hava koşulları gibi doğal nedenler veya tarım, endüstri, kentleşme gibi insan etkinliklerinden kaynaklanan bozulma.
Eşanlam: yaşam alanı bozulması.
HABİTAT KAYBI [Habitat loss]: Arazi kullanımında yapılan değişiklikler (örneğin bir doğal arazisinin kentleştirilmesi veya üretim alanına dönüştürülmesi) sonunda doğal bir habitat tipinin yok olarak yerine farklı bir habitat tipinin yerleşmesi.
Eşanlam: yaşam alanı kaybı.
HAVA DURUMU [Weather condition]: Sıcaklık, nem, yağış, bulutluluk, rüzgar ve görüş mesafesi dahil olmak üzere belirli bir yerdeki belirli bir zamana dair atmosferik koşulları ifade eder. Hava koşulları tek başına gerçekleşmez ve dalgalanma etkisi vardır. Bir bölgedeki hava durumu eninde sonunda yüzlerce veya binlerce kilometre ötedeki hava durumunu etkiler.
HAVA KİRLİLİĞİ [atmospheric pollution]: İnsan, hayvan, bitki, organik ve inorganik maddelere zarar veren ve bazı meteorolojik koşullar altında normal değerlerin üzerinde değerlere ulaşan kirleticilerin derişimi.
Eşanlam: atmosfer kirliliği.
HAVA KİRLİLİĞİ KONTROLÜ [Pollution control]: Atmosfere yabancı maddelerin salınımını engellemek ya da azaltmak ve böylece bunların zararlarını en aza indirmek amacıyla kullanılan teknikler ve yasal düzenlemeler.
İ
İKLİM [Climate]: İklim sisteminin genel durumunu temsil eden, genellikle 30 veya daha fazla yıl gibi uzun bir süre boyunca belirli bir alandaki hava durumu görüntülerinin ortalamasıdır. Sanayi çağındaki ve özellikle son yüzyıldaki insan faaliyetleri, zararlı sera gazlarının salımı yoluyla gezegenimizin iklimini önemli ölçüde değiştirmektedir.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ [Climate change]: Atmosferi, okyanusu ve karayı ısıtan Dünya'nın iklimindeki uzun vadeli değişiklikleri ifade eder. İklim değişikliği, yaşamı ve biyolojik çeşitliliği destekleyen ekosistemlerin dengesini ve sağlığını etkiler. Ayrıca, daha yoğun ve/veya sık kasırgalar, seller, sıcak hava dalgaları ve kuraklıklar gibi daha aşırı hava olaylarına neden olabilir. Okyanusların ısınması, buzulların erimesi ve buz tabakalarının kaybolması ise deniz seviyesinin yükselmesine ve kıyı erozyonuna yol açmaktadır.
İKLİM GERİBİLDİRİM DÖNGÜSÜ [Climate feedback loop]: İklimde bir değişikliğin ilave başka değişiklikleri tetiklemesi ve bunların zaman içinde güçlenen bir zincirleme reaksiyon biçiminde sürüp gitmesidir. Geribildirim döngüleri en sonunda, gezegenimizin iklim sistemlerindeki değişikliklerin çok ağır ve geri döndürülemez hale geldiği kritik eşikleri tetikleyebilir. Bilim insanları, halihazırda küresel ısınmayı artıran birtakım ciddi geribildirim döngüleri hakkında uyarıyor. Örneğin; Kuzey Buz Denizi erimesi, orman yangınları, donmuş toprakların erimesi, ormanlarda ağaç kuruması ve böcek salgınları.
İKLİM HEDEFİ LİMİT AŞIMI [Exceeding limit of global warming]: Paris Anlaşması’na göre ülkelerin küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlamak için gerekli önlemleri almaları beklenmektedir. Ancak, en iyi senaryolarda dahi artık bu hedeflerin, geçici süre için de olsa aşılma olasılığının önemli düzeyde olduğu görülmektedir. Limit aşım dönemi, ısınmanın 1,5°C’yi aştığı geçici süreyi ifade eder.
İKLİM KRİZİ [Climate crisis]: Gezegenin ikliminde meydana gelen değişikliklerin neden olduğu veya neden olabileceği ciddi sorunları ifade eder. 1800'lü yıllardan bu yana Dünya'nın ortalama sıcaklığı 1,1°C artarak, dünyanın pek çok yerinde önemli hasarlara yol açmıştır. Bilim insanları, 1,5°C'nin üzerindeki bir artışın, birçok değişikliği geri döndürülemez hale getirebilecek ve insan uygarlığı için çok ciddi bir tehdit oluşturabilecek bir dizi tehlikeli kritik eşiğin aşılmasına yol açacağını tahmin ediyor.
K
KANALİZASYON [Sewerage]: Kentsel yerleşimlerde konutlardan ve sanayide oluşan atıksuların toplanarak arıtma tesisine yerçekimi ya da terfi ile ulaştırılmasını sağlayan altyapı sistemi.
Eşanlam: atıksu toplama sistemi.
KANALİZASYON ARITMA [Sewage treatment]: Kanalizasyon atıksularının fiziksel, biyolojik ve kimyasal süreçlerle temizlenerek çevreye zarar vermeyen ya da tekrar kullanılabilir hale dönüştürülmesi.
Eşanlam: pis su arıtma.
KANALİZASYON GAZI [Sewerage gas]: Kanalizasyondaki atıksuyun içindeki organik maddenin anaerobik ayrışması sonucu oluşan ve yüksek oranda metan ve hidrojen sülfür içeren gaz karışımı.
KARBON AYAK İZİ [Carbon footprint]: Bir bireyin, ailenin, kurumun veya ülkenin sürdürdüğü faaliyetler sonucunda atmosfere salınan sera gazlarının karbondioksit (CO2) ton eşdeğeri cinsinden miktarını ifade etmektedir. Daha büyük karbon ayak izi, daha fazla karbondioksit ve metan emisyonu ve bu nedenle iklim krizine daha büyük katkı demektir.
Birincil (Doğrudan) KARBON AYAK İZİ: Yemek pişirmek, araç kullanmak gibi gündelik faaliyetlerimizle “doğrudan” sebep olduğumuz karbon salımıdır.
İkincil (Dolaylı) KARBON AYAK İZİ: Plastik başta olmak üzere kullandığımız ürünlerin imalatından, tüketimine ve geri dönüşümlerine kadarki süreçte atmosfere salınan karbondioksit miktarının ölçüsüdür.
KARBON AYAK İZİNİN ÖLÇÜLMESİ [Measuring carbon footprint]: Bir birey veya kurumun, hem enerji üretimi, ısınma, ve kara ve hava seyahati için fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan doğrudan emisyonları, hem de tükettikleri tüm gıda, mal ve hizmetlerin üretimi ve bertarafından kaynaklanan dolaylı emisyonları içeren bir hesaplamadır.
KARBON AYAK İZİ NASIL AZALTILIR? [Reduction of carbon footprint]: Karbon ayak izi, güneş ve rüzgar gibi düşük karbonlu enerji kaynaklarına geçiş; enerji verimliliğini artırma; sanayi politikalarını ve düzenlemelerini güçlendirme; satın alma ve seyahat alışkanlıklarını değiştirme; et tüketimi ve gıda atıklarını azaltma yoluyla azaltılabilir.
KARBON VERGİSİ [Carbon tax]: Fosil yakıtların yakılması ile atmosfere salınan karbondioksit gazının azaltılması için değişik biçimlerde uygulanan ve kullanılan yakıtların karbon içeriği ile doğrudan ilişkili olan bir çevre vergisi.
KARBON YUTAĞI [Carbon sink]: Atmosfere saldığı karbondan daha fazlasını absorbe edebilen her şeydir. Ormanlar, sulak alanlar, okyanuslar ve toprak dünyanın en büyük karbon yutaklarıdır.
KARIŞIK GERİ DÖNÜŞÜM ATIKLARI [Comingled recyclables]: Kâğıt, karton, metal, cam gibi geri dönüşebilir atıkların bir arada, aynı kap içerisinde toplanmasıyla oluşan karışım.
KARIŞIK KAĞIT ATIK [ Mixed paper waste]: Tüketim sonrası toplanan kâğıt atıklarının gazete, mukavva, karton, beyaz ofis kâğıdı gibi kategorilere ayrılmaksızın karışık olarak toplanması sonucu elde edilen düşük geridönüşüm değerli kâğıt atıklar.
Eşanlam: karışık atık kâğıt.
KATI ATIK [Solid waste]: Yiyecek atıkları, kâğıt, karton, plastik, deri, bahçe atıkları, odun, cam, teneke kutular, alüminyum, diğer metaller, kül, sokak süprüntüleri, özel atıklar, evsel zararlı atıklar bu gruba girer.
KAYNAKTA ATIK AZALTMA [Reduction at source; waste minimization]: Zararlı maddelerin ve çevre kirleticilerinin meydana geldikleri kaynakta çevreye dağılmadan önce en aza indirilmesini sağlayan uygulamalar.
KAYNAK NOKTASINDA AYIRMA ([Separation at source]: Kâğıt, cam veya metal gibi geri dönüşebilen atıkların ortaya çıktıkları ev, ofis, işyerleri, gibi kaynak noktalarında ayıklanması.
Eşanlam: kaynakta ayırma.
KİMYASAL ARITMA [Chemical treatment]: Evsel veya endüstriyel kaynaklı atıksularda bulunan organik ve anorganik kirleticilerin kimyasal maddeler kullanarak temizleme işlemi.
KİRLETİCİ [Pollutant]: Ekosistemde ya da doğal ortamdaki yaşamın niteliğini bozan, tehdit eden, bunların gelecekte kullanımını engeller duruma getirecek miktarda bulunan madde, organizma ve enerji türlerinin tümü.
Eşanlam: çevre kirletici.
KİRLİLİK [Pollution]: Bir bölgede zararlı maddelerin havaya, su kaynaklarına ve toprağa karışması ve bu durumun açtığı sonuçlar. Farklı kirletici türleri arasında kimyasallar, toz, gürültü ve radyasyon bulunmaktadır.
KOMPOST [Compost]: Mutfakta türetilen yenebilir atıkların, ağaç, yaprak, dal gibi malzemlerle karıştırışarak çürütülmesi ve öğütülmesi sonucunda elde ettiğimiz doğal gübredir.
Kompost yapmak için kullanabileceğimiz mutfak atıkları, meyve ve sebze atıkları, yumurta kabukları, kuruyemiş kabukları gibi atıklardır. Çay ve kahve poşetleri, hayvansal gıdalar, kalan yağlı yemekler, ambalajlı ürünler gibi atıklar kesinlikle kompost’a katılmamalıdır.
KOMPOSTLAMA [Composting]: Organik madde içerikli bitkisel atıkların, arıtma çamurlarının ve kentsel katı atıkların aerobik veya anaerobik şartlarda bakteri ve funguslar tarafından ayrıştırılması ile oluşan toprak iyileştirici elde etme işlemi.
KRİTİK EŞİK [Critical threshold]: İklim değişikliğinin neden olduğu belirli değişikliklerin geri döndürülemez hale geldiği bir eşiktir. Bu değişiklikler, gezegenimizin geleceği üzerinde çok ciddi sonuçları olan ani ve tehlikeli etkilere yol açabilir.
KURAKÇIL BİTKİ [Xerophyte]: Sıcak ve kurak ortamlara dayanan ya da böyle ortamlarda iyi gelişme gösteren, kuraklığa dayanıklı bitkiler.
Eşanlam: Kserofit.
KURAKLIK DİRENCİ [Drought tolerance; drought resistance]: Bitkilerin kuraklıktan önemli bir zarar görmeme veya dehidratasyon zararını daha sonra telafi edebilme özelliği.
Eşanlam: kuraklığa dayanım.
KURUMSAL KATI ATIK [Institutional solid waste]: Hastaneler, okullar, devlet daireleri gibi sağlık, yönetim ve eğitim hizmetlerinin verildiği yerlerden kaynaklanan çöpler ve geri dönüşebilir katı atıklar.
KÜRESEL ISINMA [Global warming]: Sera etkisi oluşturan su buharı, karbondioksit, metan gibi gazların atmosferde artışı sonucu, atmosferin yeryüzüne yakın bölgelerinin gereğinden fazla ısınması ve yeryüzü ortalama sıcaklığının artması.
O
ONARICI TARIM [Regenerative agriculture]: Toprak sağlığını besleyen ve eski haline getiren tarım biçimidir; su kullanımını azaltır, arazi bozulmasını önler, biyoçeşitliliği destekler. Arazinin sürülmesini en aza indirgemek, mahsul nöbeti uygulamak, ve hayvani gübre ve kompost kullanmak suretiyle onarıcı tarım toprağın daha çok karbon depolamasını, daha fazla nem muhafaza etmesini, daha sağlıklı olmasını sağlar.
ORGANİK ATIK [Organic waste]: Doğal koşullarda biyolojik olarak çözünen kâğıt, yiyecek, bahçe çöpleri gibi atıklar.
Eşanlam: doğal çürüyebilen kalıntı.
ORMANSIZLAŞMA [Deforestation]: Ormansızlaşma, tarımsal, endüstriyel veya kentsel kullanım için ormanların veya dikili alanların tahrip edilmesidir. Bu araziyi konut, ticari veya endüstriyel amaçlara uygun hale getirmek için orman örtüsünün kalıcı olarak sonlandırılmasını içerir.
Ormansızlaşmanın sonucunda, küresel ısınmada artış, sera gazı emisyonlarında artış, toprak erozyonu, taşkınlar, yaban hayatının yok olması ve habitat kaybı ile yaşam kalitesinde düşüş gözlenir.
P
PARİS ANLAŞMASI [Paris agreement]: Küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelere kıyasla 2°C'nin çok altında tutmayı, tercihen 1,5°C ile sınırlamayı amaçlayan, yasal olarak bağlayıcı bir uluslararası anlaşmadır. Anlaşma, 2015 yılında Paris'te düzenlenen COP21'de 196 ülke tarafından kabul edilerek, 2016 yılında yürürlüğe girmiştir.
PLANKTON [Plankton] Deniz, ırmak, gölet ve göl sularinda yaşayan ve akıntılarla taşınan çok küçük boyutlarda hayvanlar ve bitkiler. Tıpkı kara bitkileri gibi plankton bitkiler de karbondioksit alıp, oksijen verir ve mineralleri hayvanların yararlanabileceği biçime dönüştürür.
S
SANİTASYON [Sanitation]: Atıksuların ve lağım sularının tekniğine uygun bir şekilde uzaklaştırılması ve insanların bulaşıcı hastalık etmenleri ile temasının önlenmesi tedbirleri.
SAVAN [Savannah]: Az ya da bölgesel yoğunlaşmış ağaç ve çalıların bulunduğu, kuraklığa dayanıklı çoğunlukla otsu bitkilere sahip, çoğu mevsimde kuru, kendine özgü fauna ve floraya sahip ekvator kuşağındaki geniş tropikal çayırlar.
SERA GAZLARI [Greenhouse emissions]: Isıyı atmosferde hapsederek küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine neden olan gazlardır. İnsan faaliyetleri sonucu salınan başlıca sera gazları karbondioksit, metan ve azot oksit ile soğutma sektöründe kullanılan florlu sera gazlarıdır. İklim değişikliğinin katastrofik etkilerini önlemek için, küresel ölçekte tüm taraflar sera gazı emisyonlarını önemli ölçüde azaltmak ve küresel ısınmayı tehlikeli eşik olan 1,5°C'nin altında tutmak için birlikte çalışmalıdır.
SIFIR ATIK [Zero waste]: Sıfır Atık, her gün çöp depolama sahalarına gönderdiğimiz çöp miktarını azaltarak sıfıra indirmek için mücadele etmektir.
Sıfır atığın birinci adımı; ihtiyacımız olmayan bir şeyi almayı REDDETMEKTİR, ikincisi; ihtiyaçlarımızı gözden geçirerek tüketimlerimizi AZALTMAKTIR, Üçüncüsü; evimizde var olan şeylerin yenisini almak yerine YENİDEN KULLANMAKTIR, Dördüncüsü ise; ömrünü tamamlayan geri dönüştürülebilir atıklarını GERİ DÖNÜŞÜME ulaştırmaktır.
SU KİRLİLİĞİ [Water pollution]: Suyun yararli kullanımını etkileyecek miktarlarda kimyasal, fiziksel ya da biyolojik maddelerin katılmasıyla kalitesinin bozulmasi. Su kirlenmesinin en yaygin kaynakları; yetersiz evsel atik su aritma tesisleri, endüstriyel atıkların boşaltılmasi, yüzeysel akış, madencilik faaliyetleri ve sulamadır.
SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE YÖNETİMİ [Sustainable environmental management]: Gelecek kuşakların gereksinim duyacağı kaynakların varlığını ve kalitesini tehlikeye atmadan, hem bugünkü hem de gelecek kuşaklar için tüm çevresel değerlerin iyileştirilmesi, korunması ve geliştirilmesi yönünde teknik ve pratikler.
T
TAŞKIN [Flood]: Toprağın geçici olarak bir akarsu yada çok miktarda yağmur veya diğer nedenlerle oluşan büyük su kütlelerinin baskınına uğraması.
TEHLİKELİ ATIK [Hazardous waste]: Uygun biçimde yok edilmediğinde çevredeki canlıların sağlığına zarar verebilecek yanıcı, parlayıcı, radyoaktif, zehirli, kanserojen, mutajen, teratojen ve patojen özelliklerden herhangi birini taşıyan katı, sıvı veya gaz atık.
TEHLİKELİ ATIK YÖNETİMİ [Hazardous waste management]: Tehlikeli atıkların oluşumundan başlayarak çevreye uygun biçimde bertaraf edilmelerine kadar uygulanan idari ve teknik yöntemler bütünü.
TEHLİKELİ EV ÇÖPÜ [Household hazardous waste]: Bir yerleşim bölgesinde, karter yağı, çözgenler, tarım ilaçları, ev kimyasalları gibi büyük miktarlarda çevreye atıldığında insan sağlığı ve çevreye tehlike oluşturabilecek ev çöpleri ve benzeri atıklar.
TIBBİ ATIK [Medical waste]: Hastane, laboratuvar ve sağlık tesislerinde verilen hizmetler sırasında açığa çıkan, organ parçaları, kesici-delici aletler, pansuman bezleri, bulaşıcı etmenli giysi, çarşaf gibi hastalık yapıcı riskleri bulunan her türlü atık.
Y
YAPAY ÇEVRE [Built environment]: İnsanlar tarafından oluşturulan binalar, yollar, köprüler, barajlar, oyun alanları, bahçeler, tarihi eserler gibi doğada kendiliğinden oluşmayan çevreler yapay çevreye örnektir.
YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI [Renewable energy sources]: Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, jeotermal enerji, su enerjisi, biokitle enerjisi, gelgit enerjisi ve üretici nükleer enerji reaktörleri gibi kendiliğinden yenilenebilir, kullanmakla eksilmeyen enerji kaynakları.
Z
ZEHİRLİ ATIK [Toxic waste]: Doğaya atıldığında içerdikleri zehirli maddelerin dokunma, yeme, içme ya da soluma yolları ile canlılara geçmesi halinde canlılar için tehlike oluşturan atık.
Kaynaklar:
*Devlet Planlama Teşkilatı, VI. Beş Yıllık Kalkınma Planı Atık Yönetim Politikaları Özel İhtisas Komisyon Raporu,
Ankara, 1992 ( Prof.Dr.Kriton Curi “Daimi Üyeler” arasındadır.)
*Prof.Dr.Bülent Sankur, İngilizce-Türkçe Ansiklopedik Bilişim Sözlüğü
*Prof.Dr.Kriton Curi Ders Notları
*Environmental Science, Living Within the System of Nature, 1989, Charles E.Kupchella and Margaret C.Hyland
*Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı,İklim Sözlüğü-İklim Değişikliği